Kolombiyalı büyük yazar “Gabriel Garcia Marquez“in “Kırmızı Pazartesi” isimli romanı geçtiğimiz günlerde Can Yayınları’ndan yeni bir baskı yaptı. Romanı dilimize İnci Kut çevirmiş. Kırmızı Pazartesi’nin özetine geçmeden önce Gabriel Garcia Marquez kimdir kısaca tanıyalım.
1982 yılında Nobel Edebiyat ödülünü kazanan Gabriel Garcia Marquez ya da tam adıyla “Gabriel José de la Conciliación García Márquez” 1927 Aracataca Kolombiya doğumlu. Roman, hikaye, oyun ve senaryo yazarı Marquez tüm Latin Amerika coğrafyasında Gabo adıyla biliniyor. Marquez Kolombiya Ulusal Üniversitesi’nde hukuk ve gazetecilik okuyor ama genç yaşta yazarlık ve gazeteciliğe başlayınca eğitimini yarım bırakıyor. İlk romanı 1952 yılında yayımlanan Yaprak Fırtınası. 1961 yılında Albaya Mektup Yok, 1962 yılında da Hanım Ananın Cenaze Töreni geliyor. Marquez başyapıtı Yüzyıllık Yalnızlık‘ı 1967’de Meksika’da yazıyor ve kitap uluslararası alanda büyük bir ilgi ile karşılanıyor. Edebiyat dünyasında büyülü gerçekçilik akımının önde gelen yazarlarından kabul edilen Marquez’in diğer kitapları arasında İyi Kalpli Erendira, Başkan Babamızın Sonbaharı, Mavi Köpeğin Gözleri, Kolera Günlerinde Aşk ve Şer saati sayılabilir. Marquez 14 Nisan 2014’te 87 yaşında Meksika’da vefat etti.
Kırmızı Pazartesi’nin Özeti:
Burada sözünü ettiğimiz 1981 yılında yayımlanan ve başyapıtları arasında yer alan Kırmızı Pazartesi’nin konusu işleneceğini herkesin önceden bildiği ancak engellemek için hiç kimsenin bir şey yapmadığı bir cinayetin öyküsü. Kırmızı Pazartesi’yi Marquez yaşanmış bir olaydan esinlenerek yazmış. Marquez çocukluğunda meydana gelen bir olayı, bir cinayeti kendine özgü eşsiz anlatımıyla aktarıyor okuyuculara. Romanda kahramanımız Santiago Nasar. Santiago’nun daha ilk sayfadan töre cinayetine kurban gitmesi ve bu cinayetin hangi dinamiklerin etkisiyle işlendiği geri dönüşlerle adım adamı gözler önüne seriliyor. Dünya klasikleri arasında yer alan Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi’si her kesimden kitapseverin ilgiyle okuyacağı bir kitap.
Romanın arka kapağında şöyle denilmiş. “Kırmızı Pazartesi bir cinayetin arka planını göstermekten öte acımasız törelerin kıskacındaki bir halkın ortak davranış biçimlerinin portresi de çiziyor. Böylece alabildiğine sürükleyici bu kısa ve ölümsüz roman adeta bir toplumun ruh çözümlemesi niteliğini de kazanmış oluyor.”
İyi okumalar diliyoruz.