Son yıllarda Türk okurun kitaplarına ziyadesiyle alaka gösterdiği yazarlardan biri de hiç şüphesiz “Stefan Zweig“. Yazarın “İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar” isimli kitabı İş Bankası Kültür Yayınları‘ndan çıktı. Kitabı dilimize Almanca aslından İlknur İgan çevirmiş. Kitabın özetine geçmeden önce Stefan Zweig kimdir kısaca tanıtalım.
Stefan Zweig kimdir
Stefan Zweig, Avusturyalı yazar ve edebiyatçıdır. Özellikle kısa hikayeleri, romanları ve biyografileri ile tanınır. Eserleri genellikle insan ilişkileri, aşk, tarih ve toplumsal konuları içerir.
Zweig, 28 Kasım 1881’de Viyana, Avusturya-Macaristan İmparatorluğunda doğdu. Viyana Üniversitesi’nde eğitim aldı. Edebiyat ve felsefe alanında eğitim gördü. İlk eserlerini genç yaşlarda yazmaya başladı ve kısa sürede edebi çevrelerin dikkatini çekti. Daha sonra Avrupa’yı dolaşmaya başladı. Hayatının büyük bir kısmını Avrupa’nın çeşitli yerlerini gezerek geçirdi.
Stefan Zweig’in eserleri, duygusal zenginlik, psikolojik derinlik ve insanın iç dünyasının incelikli tasvirleriyle bilinmekte. Eserleri arasında “Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu,” “Amok Koşucusu,” “Satranç,” İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar ve “Montaigne” gibi eserler bulunmaktadır.
Zweig, Nazi rejiminin yükselişi ve İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Avrupa’dan kaçarak önce İngiltere’ye, ardından Amerika’ya yerleşti. Ancak, savaşın etkisi, sürgün hayatı ve zamanın getirdiği zorluklar onu etkiledi. 1942 yılında, eşiyle birlikte Brezilya’nın Petropolis şehrinde intihar etti. Zweig, eserleri ve edebi katkıları nedeniyle dünya çapında saygı gören bir yazar olarak hatırlanmaktadır.
İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar’ın Özeti
İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar, Stefan Zweig’ın tarih üzerine denemelerinden oluşuyor. Zweig’a göre tarihin akışı sıradan olaylarla dolu. Fakat tarihe yön veren, birbirini takip eden bu sıradan olayları bazen kesintiye uğratan olağanüstü ve unutulmaz anlardır. Yazar İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar’da insanlık tarihinin kaderini değiştiren bu unutulmaz anlardan on dört tanesini kendi bakış açısından ele alıyor, kendi yorumlarıyla anlatıyor.
İstanbul’un fethedilmesi esnasında gemilerin bir gecede dağ tepe üzerinden kaydırılarak Haliç’e indirilmesi. Napolyon’un yenilmesi ile sona eren Waterloo savaşı. 74 yaşındaki Götze’nin 19’luk kıza aşık olması ile ortaya çıkan Marianne Vat Ağıtı. 15 ve 16’ncı yüzyıllarda gözlerini para ve zenginlik hırsı kaplamış İspanyol denizcilerin keşifleri. Bolşevik Devrimi’ni başlatmak üzere Orta Avrupa’dan yola çıkarak bir trenle Rusya’ya giden Lenin.
İşte bu ve benzeri olaylar, oluşumu bireylerin yaşamları ve hareketleri sebebiyle meydana gelmiş gibi görülmekle birlikte tarihin ilerleyişini değiştiren ve kitapta bahsedilen olaylardan bazıları. Zweig’in bu denemelerinden bir kez daha anlıyoruz ki insanoğlunun keşfetme kapasitesi, yaratma arzusu ve fiziki şartların meydana getirdiği sınırları aşma isteğiyle olduğu kadar, zayıflıkları ile de daima tarihin ileri ki dönemlerini belirleyecek başlıca öge.
İyi okumalar diliyoruz.