Alman Sol Siyasal Hareketinin tarihinde özel bir yere sahip olan “Rosa Luxemburg“un “Sevgiliye Mektuplar” isimli kitabı Alfa Yayınları’ndan çıktı. Kitabının çevirisi beş yıl önce kaybettiğimiz sosyolog ve çevirmen Nuran Yavuz ait. Rosa Luksemburg kimdir eserleri nelerdir kısaca tanıtalım. Rosa Luksemburg 1871 yılında Polonya’da doğmuş. Genç yaşlarında sosyalizm ile tanışmış ve henüz 18 yaşındayken politik görüşü yüzünden İsviçre’ye kaçmak zorunda kalmış. Zurich Üniversitesi’nde felsefe, tarih, politika, ekonomi ve matematik öğrenimi görmüş. 1898 yılında doktorasını tamamlamış. Aynı yıl anlaşmalı bir evlilik yaparak Berlin’e taşınmış ve Alman vatandaşlığı kazanmış. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin aktif bir üyesi olmuş. 1904 ile 1906 yılları arasında siyasi faaliyetleri ve görüşleri nedeniyle üç kez hapse girmiş. Sosyal Demokrat Parti’nin 1.Dünya Savaşı karşısında milliyetçi bir tutum takılması Rosa Luksemburg’u partiden uzaklaştırmış. Daha sonra Spartaküs Birliğini kurmuş ve hapis cezaları birbirini izlemiş. İçeride yazdığı makaleler büyük yankı uyandırmış. Özellikle Rus Devrimi üzerine yazdıkları ve Bolşevikler’e getirdiği eleştiriler tartışmalara sebep olmuş. Rosa Luksemburg 1918 sonunda hapisten çıkmış, faaliyetlerine devam etmiş. 15 Ocak 1919’da Devlet güçleri tarafından dövülerek öldürülmüş ve cesedi Berlin’de bir kanala atılmış.
Sevgiliye Mektuplar Rosa Luksemburg’un Joe Jogiches’e 1893’den 1914 yılına kadar yazdığı mektuplardan oluşuyor. Tahmin edileceği gibi aralarında fırtınalı bir aşk var. Kitabın uzun giriş yazısında şöyle tarif ediliyor Rosa ile Joe arasındaki aşkı. ‘Onlar birbirlerine aitti, öyle olmak istediklerinden değil, başka türlü olamadıklarından. Birlikte geçirdikleri mutlu anlar eşsiz güzellikte idi. Kavgalarında ise acımasızdılar. Ayrıldıklarında hala birbirlerini seviyorlardı.’
Rosa Luksemburg’un hayat hikayesinde de gördüğümüz üzere hayatını siyasi düşüncesine adamış. Polonya’nın bağımsızlığı için vermiş olduğu mücadeleden hiç bir zaman yılmamış hiç bir şeye boyun eğmemiş aşkı dışında. Sevgilisi Jeo Jogiches ile hayatının en çalkantılı döneminde aşka yelken açan Rosa’nın bu aşkı sevgilisiyle uzaktan yaşama zorunluluğu ve bunun sonucu olarak sürekli bir özlem içinde oluşu mektuplarına yansımış. Sevgilisinden ayrıldıktan sonra bile mektuplarına devam eden çift mektuplarında sadece aşktan değil siyasi meseleleri konuşmaktan da vazgeçmemiş. Mektuplar edebi bir üslup olmadan günlük konuşma dili kullanılarak yazılmış.
İyi okumalar diliyoruz.