Say Yayınları 20’nci yüzyılın önde gelen düşünürlerinden “Eric Fromm” bütün eserlerini yayınlamayı sürdürüyor. Son olarak da “İnsan Olmak Üzerine” isimli kitabı yayınlandı. Alt başlığı “Modern Dünyada Yabancılaşmaya Dair Hümanist Bir Bakış” olan kitabı dilimize Şükrü Alpagut çevirmiş. Kısaca hatırlayacak olurcak Eric Fromm 1900 yılında doğmuş ve Musevi kökenli. 20’nci yüzyılın en önemli psikanalist, antropolog ve sosyal felsefecilerinden bir tanesi. Heidelberg ve Münih Üniversitelerinde toplum bilim ve psikanaliz eğitimleri gördükten sonra 1922 yılında Heidelberg Üniversitesi’nde doktorasını tamamlıyor. Akademik çalışmalarını Berlin Psikanaliz Enstitüsü’nde sürdürüyor. 1931 yılında da buradan mezun oluyor. Eric Fromm 1930’lu yılların başlarında Almanya’da Nazi hareketinin güçlenmesi nedeniyle önce İsviçre’nin Cenevre şehrine ardından da davet üzerine Amerika Birleşik Devletleri’ne gidiyor. Kolombiya Üniversitesi, Yale Üniversitesi, New York Üniversitesi, Bennington Koleji, Michigan Eyalet Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. 1949 yılında Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi’nden gelen bir profesörlük teklifini kabul ediyor ve 1965’de emekli olana kadar orada çalışıyor. Eric Fromm 1980’da emeklilik yıllarını geçirdiği İsviçre’de ölüyor. “Sevme Sanatı, İtaatsizlik Üzerine, Psikanaliz ve Din, Özgürlükten Kaçış, Kendini Savunan İnsan yazarın kitaplarından bazıları.
İnsan Olmak Üzerine Eric Fromm’un yaşamının son 20 yılında kaleme aldığı yazılardan oluşuyor. Metinlerin ortak özelliği insanların öz yabancılaşmasının ulaşmış olduğu boyutlara rağmen Eric Fromm’un insana duyduğu sarsılmaz inanç. Fromn’un özellikle 1960’lı ve 1970’li yılların gençliğinden ziyadesiyle etkilediğini belirtelim. Kitatan bazı alıntılar yapalım. “İnsanoğlu’nun karakteri, kendi oluşturduğu dünya ne gerekiyorsa onlarla yoğrulmuştur. 18’inci ve 19’uncu yüzyıllarda orta sınıf insanların karakteri, aşırı sömürücülük ve istifcilik gibi özellikler gösteriyordu. Bu baskın karakteri ortaya çıkartan şey diğerlerini sömürme ve daha çok kazanma ve daha zengin olma arzuları idi. 20’nci yüzyılda ise insanın karakter yönelimi, oldukça büyük edilgenlik ve mevcut piyasa değerleriyle özdeşleşme göstermekte. Çağdaş diye tabir edilen insan, boş zamanlarının çoğunda edilgendir. Bengi tüketicidir; yiyecekleri, konferansları, içkileri, manzaraları, sigaraları, kitapları, filmleri soğurur; tamamını tüketerek, yutar. Tüm evren, onun ağzına layık çok büyük bir nesnedir: Büyük bir cam şişe, elma ve memedir. İnsan, emici bir varlık olup çıkmıştır, sonsuza dek büyük beklenti içinde ve sonsuza dek düş kırıklığı yaşayan…”
İyi okumalar diliyoruz.