“Batı Cephesi’nde Yeni Bir Şey Yok” romanıyla savaş edebiyatının başyapıtlarından birine imza atan “Erich Maria Remarque“ın “Lizbon’da Bir Gece” isimli romanı Everest Yayınlarından çıktı. Kitabı dilimize Saffet Günersel çevirmiş. Erich Maria Remarque kimdir diye merak edenler için kısaca tanıtalım. Sonrasında ise Lizbon’da Bir Gece’nin özetine geçelim.
Erich Maria Remarque kimdir
Erich Maria Remarque, 1898 Osnabrück Almanya doğumlu. 18 yaşındayken askere alınıp batı cephesine gönderiliyor ve ağır yaralanıyor. Bu sebeple askerliğinin kalan bölümünü hastanede geçiriyor. 1927 yılında yukarıda bahsettiğimiz “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” isimli kitabı yazıyor. Küçük bir parantez açalım ve ekleyelim. Bu kitabın Türkçe basımlarından bazıları “Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” adıyla yayınlandı. Bu başyapıtı büyük ses getiriyor ve 1930 yılında sinemaya uyarlanıyor.
Erich Maria Remarque 1931 yılında “Dönüş Yolu” isimli kitabını yayınladıktan sonra İsviçre’ye ardından Amerika Birleşik Devletleri’ne taşınıyor. Yazarımız Erich Maria Remarque savaş karşıtı olması sebebiyle Naziler’in sevmediği yazarlardan. Alman vatandaşlığından çıkarılıyor, kitapları yakılıyor, hatta kız kardeşi Anti-Nazi propagandası yaptığı gerekçesiyle idam ediliyor. 1970’de İsviçre’de ölen Erich Maria Remarque’ın eserlerinden bazıları Hayat Kıvılcımı, Yaşamak Zamanı Ölme Zamanı, İnsanları Seveceksin, Zafer Takı, Cennetteki Gölgeler, Vadedilmiş Ülke.
Lizbon’da Bir Gece’nin özeti
Burada sözünü ettiğimiz Lizbon’da Bir Gece, aşk, ölüm ve göç üzerine bir roman. 2. Dünya Savaşı’nın başlangıç zamanları ve bir çok insan Avrupa’yı terkedip güvenli yerlere gitme peşinde. Kaçış yollarının bir çoğu kapalı. Lizbon’un karanlık rıhtımında fakir bir genç adam büyük gemileri şaşkınlıkla izliyor. Amacı Amerika’ya gitmek ancak adamın vizesi de yok parası da. Derken yabancı bir adam küçük bir şart ile kendisine iki gemi bileti teklif ediyor. Bu biletler birer hediye ancak adamın şartını yerine getirmesi gerek.
Adam bu gece yalnız kalmak istemiyor, karşısındakine kendi hayat hikayesini anlatmak istiyor, kendi kaçışının öyküsünü. Tüm Avrupalı mültecilerin 1933 senesinde Osnabrück’te başlayan ve o gece karanlık Lizbon rıhtımında son bulan kaçış hikayesini. Dışarıda Tejo Nehri’nin denize döküldüğü yerde beklemekte olan gemi belki de onun kurtuluşuydu ama artık bir şey ifade etmiyor. Çünkü özgürlüğe kavuşturmak istediği kadını çoktan kaybetti.
Lizbon’da Bir Gece, ülkemizde de çokça beğenilen bir eser.
İyi okumalar diliyoruz.