“İlker Aksoy“un yeni romanı “Bir Başka Dünyada” Kafka Yayınları’ndan çıktı. Bir Başka Dünyada ‘nın özetine geçmeden önce İlker Aksoy kimdir kısaca tanıyalım. İlker Aksoy 1976 yılında İzmir’de dünyada gelmiş. Orta öğreniminin ardından Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nü bitirmiş. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamlayan yazar Express ve Roll dergilerinin yayınlanmasına katkıda bulunana yazarın daha önce yayımlanmış Ölümden Beter Yaşamlar isimli bir kitabı daha bulunmaktadır.
Bir Başka Dünyada ‘nın Özeti:
Bir Başka Dünyada İlker Aksoy’un ikinci romanı. Romanın ana karakteri Haluk yaşadığı büyük şehirden kalkıp doğduğu küçük ve sakin şehre geri döner ve buraya yerleşir. Burada bir bar işletmeye başlayan Haluk rutin hayatının verdiği sıkıcılık sebebiyle değişiklik olsun diye bir gün şehir kütüphanesini ziyaret eder. İlçe kütüphanesinde eski ders kitapları, ansiklopediler, ucuz ve ince romanlar arasında özel bir şey keşfeder. Kütüphanedeki kitapların hemen hemen hepsinde bir iz olarak Avukat Rıfkı Günışık ismi bulunmaktadır. Kitapları kütüphaneye kazandıran isimdir Avukat Rıfkı Günışık. Haluk böylesine küçük bir ilçede böyle bir kütüphaneye bu kadar kitap kazandıran insanı merak eder ve onun izlerini takip etmeye başlar. Avukat Rıfkı Günışık’ı araştırdıkça yerel bir aydın keşfettiğini anlar ve bu araştırmaları ile buradaki rutin ve can sıkıcı hayatına yeni bir heyecan geldiğini görür. Bir Başka Dünyada bir çırpıda okunacak sürükleyici bir roman.
Tanıtım yazısı:
Kitabın tanıtım bülteninde ise şu ifadelere yer verilmiş. “Yaşadığı kenti terk edip doğduğu ilçeye yerleşen ve orada sakin, küçük bir bar işleten Haluk taşra sıkıntısına katlanmanın bir yolunu bulmak umuduyla ilçe kütüphanesinin yolunu tutar. Müfredat dışı ders kitapları, eski püskü ansiklopediler ve ucuz romanlardan oluşan yığının arasında, özel bir köşe keşfeder. Tekdüze ve boğucu günlerine çare olarak sahiplendiği bu raflardaki kitapların hepsinde aynı isme ait bir damga bulunmaktadır: Avukat Rıfkı Günışık. Haluk, bu taşra kasabasında böylesi eserleri kendi kütüphanesine kazandırabilmiş meçhul avukatın hikâyesinin peşine düşer. Yerel bir münevver keşfetmiş olmanın, bu çoraklıkta vaktizamanında bir alsemender yeşermiş olmasının umudu, ona günlerini geçirmek ve bu hayata katlanabilmek için âdeta bir neden sunmuştur. Ancak büyüsüne kapıldığı hikâye Haluk’un küçük, sıradan hayatına renk katacak idealist aydın Rıfkı Günışık tasavvurunu alaşağı edecektir, kendi varlığını da…
İlker Aksoy ikinci romanında kitapların birbirine seslendiği, anlatıcının yer yer belirsizleştiği, insanlığın ve sanatın kadim sorularına kurmacanın oyunbaz teknikleriyle yanıt arayan bir metin ortaya koyuyor. Sanatın bir işlevi var mıdır, idealist öznenin “karakter”le imtihanından kim galip çıkar, insanın varoluşu saf ve iyicil temellere mi dayanır? İlker Aksoy, bu sorulara dair çetin bir sorgulamaya girişiyor. Ölümden Beter Yaşamlar’ın karakterlerini, Rıfkı Günışık’ı, Haluk’u, edebiyat tarihinden sürpriz konukları ve hatta yazarlık müessesesinin bizzat kendisini de bu köşe bucak soruşturmaya katarak… Yalnızca burada değil, Bir Başka Dünyada da.“
İyi okumalar diliyoruz.