“Mario Levi” Everest Yayınları’ndan yeni bir roman dizisinin ilk kitabını yayınladı. Dizinin ismi “Gördüklerimiz Göremediklerimiz” İlk kitapta “Bir Cuma Rüzgarı Kadıköy” Mario Levi kimdir diye merak edenlere yazarımızı kısaca tanıtalım. Mario Levi 1957 yılında İstanbul’da doğmuş. İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı mezunu. İlk kitabı 1986 yılında yayınlanan bir biyografi. “Jacques Brel Bir Yalnız Adam” Mario Levi 1990 yılında çıkan “Bir Şehre Gidememek” isimli hikaye kitabı ile Haldun Taner Öykü Ödülü kazanıyor. Ardından da diğer kitapları geliyor, kimi hikaye kimi roman kimi de denemeler. Madam Floridis Dönmeyebilir, En güzel Aşk Hikayemiz, Lunapark Kapandı, Bir Yaz Yağmuru, Karanlık Çökerken Neredeydiniz Mario Levi’nin kitaplarından bazıları. Şunu da hatırlatalım Mario Levi İstanbul Bir Masaldı isimli kitabıyla 2000 yılı Yunus Nadi Roman Ödülü’nün de sahibi oldu. Kendisi halen Yeditepe Üniversitesi’nde yazı yaratımı dersleri vermekte.
Bir Cuma Rüzgarı Kadıköy, 7 kitaptan oluşacak bir dizinin ilk kitabı. Kitap bir İstanbul yolculuğunu anlatıyor. Sonraki kitaplarda haftanın başka bir günü başka bir semte yeni bir yolculuk yapılacak. Bir Cuma Rüzgarı’nın ilk sayfalarında romanın anlatıcısını tanıyoruz. Önce küçük oyunlar yapıyor. Sonra kendinden ve hayatından bahsediyor. Yaşamının bir hatalar zinciri olduğunu ve bunlara bir yenisini ekleyeceğini söylüyor. Başarının ve kazanmanın baş tacı edildiği, hatta bir hayat hedefi gibi dayatıldığı bu şartlar altında sizlere kaybetmenin ihtişamından bahsetmeye çalışacağım diyor. Evet kaybetmenin ihtişamına yapılan yolculuğun ilk durağı Kadıköy. Kadıköy’ün uzak yakın tarihinden şahsiyetlerden, mekanlardan, sokaklardan, mahallelerden birer cümle ile söz edip semte buyur ediyor okuru. Haritadaki Mısırlıoğlu Bahçesi’ne o oymalı kapıdan girerek İncesaz Köşkü’ne fasıl geceleri için giden Hafız Burhan’ın çok mu uzağındayız diyor ve devam ediyor, ya biraz ilerideki Ziya Osman Saba’ya o unutulmaz şiir yazdıran Misakı Milli Sokağı’nın gizlediği duyguların, Vecihi Hürkuş’un ahşap gövdeli uçağı ile Fikirtepe ile Kalamış arasında uçarak yaptığı gösterilerin, Harem’de yıllarca kızlar ağalığı yaptıktan sonra kendi köşesine çekilen adına koskoca bir mahalleye elbette bilmeden vermiş olan Hadım Cafer Ağa’nın bir aileden ve vatanından kopmuşluğunun ruhunun yaşattığı o derin kırgınlığı, Kuzguncuk’ta harmanındaki yangının ardından Yel Değirmeni’nde yeni bir hayat kuran Yahudilerin bıraktığı hatıraların, inançla ölüm arasındaki çizginin ne anlama gelebileceğini bize hep hatırlatan Ayrılık Çeşmesi’nin. İşte böylece sürüp gidiyor kitap. Hatırlamak, bilmek, anlatmak neye yarar? Onu da bilmiyorum. Duygular bizi nereye götürecekse götürür artık diyor ve romana başlıyor anlatıcı. Mario Levi’nin semtte çektiği siyah beyaz fotoğrafları da Bir Cuma Rüzgarı Kadıköy’de yer almakta. İstanbul ve İstanbul tarihi hakkındaki kitapları seven okuyucuların severek okuyacağı bir kitap.
İyi okumalar diliyoruz.