Tolstoy - Efendi İle Uşağı 'ın Özeti - Tubizu.com

Tolstoy – Efendi İle Uşağı

Rus Edebiyatının en ünlü yazarlardan olan “Tolstoy“un dünya klasikleri arasında yer almış eserlerinden olan “Efendi İle Uşağı”  İş Bankası Kültür Yayınlarından yeni bir baskı yaptı. Efendi İle Uşağı’ nın özetine geçmeden önce Tolstoy kimdir kısaca tanıyalım.

Tolstoy Kimdir

Lev Nikolayeviç Tolstoy, 9 Eylül 1828’de Rusya’nın Tula bölgesinde bulunan Yasnaya Polyana adlı aile malikanesinde dünyaya geldi. Soğuk Rus bozkırlarının ortasında aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğan Tolstoy, çocuk yaşta anne ve babasını kaybetti. Bu kayıplar, onun ruhunda derin izler bıraktı ve yaşamı boyunca insan varoluşuna dair sorular sormasına yol açtı.

Tolstoy, 1837’de ailesinden geriye kalan kardeşleriyle birlikte halalarının himayesinde büyüdü. Gençlik yıllarında Kazan Üniversitesi’ne kaydoldu. Felsefe ve hukuk okumaya başladıysa da, öğrenim hayatında başarı gösteremedi ve okulu yarıda bırakarak Yasnaya Polyana’ya geri döndü. Genç Tolstoy, bu dönemde zamanını çiftlik işlerini organize etmekle ve kendini geliştirmek için okumakla geçirdi. Ancak huzursuz bir ruha sahipti; yazgısının sıradan bir toprak sahibi olarak kalmaması gerektiğini hissetti.

Savaş, Seyahatler ve Yazarlık

Tolstoy, 1851 yılında Rus ordusuna katılarak Kafkasya’ya gitti. Burada, savaşın sert gerçekleriyle yüzleşti ve insan hayatının kırılganlığını derinlemesine kavradı. Bu deneyimler, onun ilk edebi eserlerinden biri olan Çocukluk, Gençlik, İlkgençlik (1852-1856) üçlemesine ilham verdi. Tolstoy, bu kitaplarda kendi yaşamının izlerini taşıyan bir büyüme hikayesi anlattı.

1854-1855 yıllarında Kırım Savaşı’na katıldı. Burada tanık olduğu acımasızlıklar, onun savaş karşıtı bir duruş geliştirmesine neden oldu. Tolstoy, savaşın insanlık üzerindeki yıkıcı etkisini sorguladı ve bu sorgulama, ilerleyen yıllarda eserlerine derin bir ahlaki bilinç olarak yansıdı. Sivastopol Hikayeleri (1855), savaşın kanlı gerçeklerini yansıtan en çarpıcı metinlerinden biri oldu.

Askerlikten ayrıldıktan sonra Avrupa’ya seyahat eden Tolstoy, Almanya, Fransa ve İsviçre gibi ülkelerde bulundu. Özellikle Batı Avrupa’daki eğitim sistemlerini inceledi ve Rusya’ya döndüğünde köy çocukları için yenilikçi bir okul kurdu. Ancak Tolstoy’un esas tutkusu edebiyattı ve bu dönemde yazdığı Kazaklar (1863), onun bir yazar olarak olgunlaştığını gösterdi.

Aile Hayatı ve Büyük Eserler

1862 yılında Sofya Andreyevna Behrs ile evlenen Tolstoy, bu birliktelikten 13 çocuk sahibi oldu. Sofya, hem bir eş hem de Tolstoy’un eserlerini yazmasında ve düzenlemesinde büyük bir destekçiydi. Bu dönemde Tolstoy, Rusya edebiyatının başyapıtlarından ikisini kaleme aldı: Savaş ve Barış (1869) ve Anna Karenina (1877).

Savaş ve Barış, Rusya’nın Napolyon Savaşları dönemindeki destansı bir panoramasını sunar. Bu eser, sadece tarihi bir roman değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine dair bir incelemedir. Tolstoy’un yeteneği, karmaşık insan duygularını ve ahlaki ikilemleri olağanüstü bir netlikle aktarabilmesinde saklıdır.

Anna Karenina, ahlak, aşk ve toplumun baskıları arasındaki çatışmayı merkezine alır. Tolstoy, bu romanında Rus toplumunun üst sınıflarının yapay yaşamını eleştirirken, gerçek aşkın ve dürüstlüğün arayışını vurgular.

Ruhsal Arayış ve Değişim

Tolstoy, 1880’lerden itibaren büyük bir ruhsal dönüşüm geçirdi. Dindar bir şekilde büyütülmesine rağmen, gençliğinde dini dogmalara mesafeli bir yaklaşımı vardı. Ancak orta yaşlarına geldiğinde derin bir ahlaki kriz yaşadı ve anlam arayışı onu Hristiyanlığın radikal yorumlarına yöneltti. İtiraflarım (1884), Tolstoy’un inanç ve hayatın anlamına dair sorgulamalarını anlattığı bir eser olarak bu dönemin bir yansımasıdır.

Tolstoy’un ruhsal dönüşümü, dünya görüşünü ve yaşam tarzını da değiştirdi. Aristokrat bir yaşam sürmek yerine, sade bir köylü gibi yaşamaya çalıştı. Mülkiyet kavramını reddetti, zenginliği ahlaki bir yük olarak gördü ve köylülere yardım etmeye adadı kendini. Bu süreçte yazdığı Diriliş (1899), onun ahlaki ve sosyal eleştirilerini içeren bir eser oldu.

Tolstoy’un inançları, Rus Ortodoks Kilisesi ile çeliştiği için 1901 yılında aforoz edildi. Ancak bu durum, onun manevi arayışını ve reformist çabalarını durdurmadı. Yoksulluk, barış, ahlak ve insan hakları gibi konularda eserler yazmaya devam etti.

Son Yıllar ve Ölüm

Tolstoy, yaşamının son yıllarında kendi inançları ve ailesi arasındaki çatışmalardan dolayı büyük bir huzursuzluk yaşadı. Özellikle mülkiyet ve yaşam tarzı konusundaki fikir ayrılıkları, ailesiyle arasında ciddi gerilimlere yol açtı. 82 yaşında, bir gece malikanesinden kaçtı. Bu kaçış, onun dünya malından tamamen arınma ve yalnız bir yaşam sürme arzusunun bir sonucuydu.

Ancak Tolstoy, bu kaçış sırasında ciddi şekilde hastalandı ve 20 Kasım 1910’da Astapovo tren istasyonunda, bir istasyon şefinin evinde hayata gözlerini yumdu. Ölümü, Rusya’da ve dünya çapında büyük bir yankı uyandırdı.

Edebiyatta ve İnsanlık Tarihinde Tolstoy

Tolstoy, yalnızca bir yazar değil, aynı zamanda bir filozof, eğitimci ve barış aktivisti olarak insanlık tarihine damga vurdu. Onun eserleri, insan ruhunun derinliklerini anlamaya yönelik bir çabanın ürünüdür. Savaş ve Barış ve Anna Karenina gibi eserleri, evrensel temaları ve zamansız mesajlarıyla günümüzde de değerini korumaktadır.

Tolstoy’un hayatı, bir yazarın sanatını nasıl insanlık sevgisi ve ahlaki sorumlulukla birleştirebileceğini gösteren bir örnektir. Bugün hâlâ, onun eserleri ve düşünceleri, insanlığa ışık tutmaya devam ediyor.

Tolstoy’un Başlıca Eserleri

Yazar’ın başlıca eserleri şunlardır:

Çocukluk, İlk Gençlik, Gençlik, Sivastopol Serisi, Kazaklar, Savaş ve Barış, İnsan Nasıl Ölür, İvan İlyiç’in Ölümü, Anna Karenina, Kreutzer Sonat, Diriliş, Toprak Ağasının Sabahı, Baskın, Ormanın Kesimi, Bilardo İşaretleyicisinin Notları, İki Süvari Subayı, Bir Karşılaşma, Tipi, Lucerne, Albert, Üç Ölüm, Aile Saadeti, Polikuşka, Dekabristler, Kaukasus Mahkumu, Holstomer, İnsanlar Arasında Boş Bir Konuşma, Usta ve Çırak, Köyde Şarkı Söylemek, Köyde Dört Gün, Yanlış Kupon, Oyundan Sonra.

Efendi İle Uşağı’ nın Özeti

Efendi İle Uşağı, Lev Tolstoy’un sosyal adalet, insan ilişkileri ve ahlaki değerlerle ilgili düşüncelerini derinlemesine ele aldığı kısa bir öyküdür. Bir soylu ile ona hizmet eden bir uşak arasındaki etkileşimi merkezine alır.

Hikaye, soylunun zenginlik ve güç sahibi olduğu bir toplumda geçer. Bu soylu, geleneksel olarak sosyal sınıflar arasında belirlenmiş bir hiyerarşinin üstünde bulunmaktadır. Tolstoy, öncelikle bu hiyerarşik düzenin altında yatan adaletsizliği sorgular.

Soylu, sahip olduğu gücü uşağının üzerinde kötüye kullanır. Onu küçümser ve ona insanlık dışı davranışlarda bulunur. Ancak öykünün gelişimi, soylunun kendi ahlaki çöküşünü fark etmesi ve uşağıyla empati kurma çabalarını içerir. Bu durum, öykünün temel çatışmasını meydana getirir.

Tolstoy, öyküsünde sosyal sınıflar arasındaki uçurumu sorgular. Aynı zamanda, insanlığın değerlerini ve ahlaki sorumlulukları da vurgular. Soylunun içsel dönüşümü, öykünün temel temasını oluşturur. Okuyucuya, insanlar arasındaki eşitsizliğin ve adaletsizliğin eleştirisini sunar.

Sonuç olarak, Efendi İle Uşağı Tolstoy’un insan doğası, ahlaki sorumluluklar ve sosyal haksızlıklar konularındaki düşüncelerini içerir. Tolstoy, bu eserinde, insanların birbirleriyle olan ilişkilerinin temelinde yatan evrensel gerçekleri sorgular. Bu konularda okuyucuya derinlemesine düşündürme fırsatı sunar.

İyi okumalar diliyoruz.

Yorum yapın

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com