Işık Ülkesinden isimli ilk romanı ile Yunus Nadi Roman Ödülü kazanan “Zeynep Göğüş“ün yeni romanı “Zeytin Kuşu” Everest Yayınları’ndan çıktı. Zeytin Kuşu’nun özetine geçmeden önce Zeynep Göğüş kimdir kısaca tanıyalım. Aslen Gaziantepli olan Zeynep Göğüs İstanbul’da doğmuştur. Gazeteci ve yazardır. Orta öğreniminin ardından Brüksel Hür Üniversitesi Felsefe ve Edebiyat Fakültesi Gazetecilik ve Sosyal İletişim Bölümünü bitirmiş, daha sonra yüksek lisansını da Ekonomi Fakültesinde yapmıştır. Halen gazete yazılarına devam etmekte ayrıca Bilgi Üniversitesi ve Okan Üniversitesinde Ülke Tanıtımı, Küreselleşme ve Dünya Meseleleri, Kent Markaları üzerine dersler vermektedir. Başlıca eserleri: Bir Avrupa Rüyası, Devekuşunun Kredi Kartı, Kadınlar Olmadan Asla ve Oğluma Avrupa Mektupları, Işık Ülkesinden.

Zeytin Kuşu’nun özeti:
Zeynep Göğüş, Zeytin Kuşu’nda bir mücadele hikayesi anlatıyor. Şehirde kentsel dönüşüm sebebiyle evlerinden, mahallelerinden olan yoksullar ile kırda maden ocaklarının yol açtığı ağaç katliamına karşı çıkan köylülerin mücadelesi ve kendilerini bu mücadelenin en ön safhasında bulan Zeta ve Bulut’un öyküsünü anlatılmakta. Tabiat ile uygarlığın, insanlar ile bitkilerin, bugün ile geleceğin arasındaki bütünsel ilişkilerin üstüne örülmüş bir roman Zeytin Kuşu.
Tanıtım yazısı:
Kitabın tanıtım bülteninde şu ifadelere yer verilmiş. ” İlk romanı Işık Ülkesinden ile Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazanan Zeynep Göğüş, Zeytin Kuşu’nda destansı bir direniş hikayesi anlatıyor. Hem kentte hem köyde toplumsal hafızayı yok etmeye yönelik bir dönüşüme karşı çıkanların topyekun mücadelesi, zeytin ağacında simgeleşiyor. Zeytin Kuşu’nda, şehirlerde rant elde etmek için yapılan kentsel dönüşüm ile köylerde mermer ocağı açmak için yapılan ağaç kıyımı beklenmedik bir isyanı ateşler. Geçmişlerini ve geleceklerini korumak isteyenler haklarına sahip çıkacak, meydanlarda bir araya gelecek; köy ve kent birbirine omuz verecektir. Kendilerini ister istemez öncü olarak bulan Zeta ve Bulut hem dış hem de iç dünyalarında yaşadıkları değişimlerin üstesinden gelebilecekler midir?
Zeytin ağacını kökünden sökmek barbarlık değilse neydi? Yansa da kesilse de köklerinden yeniden doğardı yedi canlı ağaç; sürgün verirdi; ne ok ne de kılıç işlerdi ona. Mücadele nedir bilirdi bu ağaçlar, yaşlı gövdelerinin yayvan kökleri derin kuytularda el ele vermişti, hem de yüzlerce yıl boyunca. Fakat şimdi her biri, ölümlü tek noktası olan topuğundan vurulmuş birer Aşil’di. Bu sabah faka basmışlardı, ama rant sırtlanlarına pabuç bırakmayacaklardı. Bu güzelliğin içinde, köklerden kaçış yoktu! “
İyi okumalar diliyoruz.