Didem Ardalı Büyükarman, Seval Şahin, Banu Öztürk ve Tülin Ural’ın yayına hazırladığı “Edebiyat ve Coğrafyalar” isimli derleme Bağlam Yayınları’ndan çıktı. Kitap Edebiyatın İzinde üst başlıklı bir dizinin dördüncüsü. Daha önce aynı diziden Polisiye Edebiyat, Fantastik ve Kurgu Edebiyat ve Edebiyatta Delilik yayımlanmıştı. Edebiyat ve Coğrafyalar ‘da Gilles Deleuze’ün coğrafya düşüncesi, Theophile Gautier’nin uygarlık anlayışı, Ahmet Mithat’ın Avrupa’sı, hayali seyahatler, edebiyatta köy kavramı, Yahya Kemal şiirinin coğrafyası, Sabahattin Ali’nin doğu batısı, Necati Cumalı’nın eserlerinde tütün ve coğrafya ilişkisi, Ayfer Tunç da içsel vatansızlık meseleleri üzerinden tartışılmakta. Bu tartışmalar çerçevesinde günümüz yazarlarıyla yapılmış olan panellerle yazarların eserlerindeki coğrafya ve edebiyat ilişkisi hakkında yeni sorular ortaya atılmış. Kitabın sonuna eklenen edebiyat ve coğrafya ilişkisine dair kaynakça ise meraklı okurlar için bir başvuru niteliğinde.
Yazarların bir radyo programında kitapla ve edebiyatın izini sürmekle ilgili ifadeleri şu şekilde: ” –Edebiyatın izini sürmek ne demek? Edebiyat ve Coğrafyalar fikri nasıl ortaya çıktı? —Edebiyatın izini sürmek şöyle bir şey, bildiğimiz kanonik metinler, kanonik konular herkesin üzerinde çok konuştuğu konuların dışında edebiyata daha farklı bakabilmek, ya da edebiyatın bize aslında çok da görünür kılmadığı şeyleri daha görünür hale getirebilmek. Biraz edebiyatın izini sürmek bizim anladığımız böyle bir şeydi açıkçası. Aslında bu coğrafyalar meselesi de bu iş başladığından beri aklımızda olan bir şeydi. Çünkü zaten bu sempozyum için de düşünmüştük. Edebiyatın coğrafyası ya da edebi coğrafya dediğimiz şey, bildiğimiz işte o siyasetin, savaşların ve politikanın oluşturduğu sınırlardan çok daha başka bir şey şüphesiz. Ve o sınırların nasıl ortaya çıktığı, edebiyatın bu sınırlarla nasıl ilişki kurduğu, hatta bazen tam tersi nasıl bu sınırın oluşmasına hizmet de ettiği. O politikayla nasıl kurucu olduğu ve sınırlarının nasıl çizildiği ya da ortadan kaldırıldığı. Bunu Türkçe edebiyat üzerinden tartışmak iyi olabilir diye düşündük. Sonuçta bu Türkçe edebiyatta müstakil olarak tartışılmış bir şey de değil. Yani böyle bir tartışma açmaktı bu sempozyumun amacı. “
İyi okumalar diliyoruz.