“Morgeu Sokağı Cinayetleri” için modern anlamda korku, gerilim ve polisiye türlerinin öncüsü sayılan usta yazar “Edgar Allan Poe” nun en ünlü eseri denilebilir. Dünya klasikleri arasında yer edinmiş bu eser Can Yayınlarından yeni bir baskı daha yaptı. Kitabı dilimize Nazire Ersöz çevirmiş. Morgue Sokağı Cinayetleri ‘nin özetine geçmeden önce Edgar Allan Poe kimdir kısaca tanıyalım.
Edgar Allan Poe 1809 yılında Amerika Birleşik Devletlerinin Boston şehrinde doğmuş. Orta öğreniminin ardından 1827’de askere gitmiş. Poe’nun ilk kitabı olan Tamerlane ve Diğer Şiirler isimsiz olarak yayımlanmış. 1831 yılında ordudan atılan Poe bundan sonra hayatını yazma ve yazarak para kazanma üzerine odaklamış. Bir çok dergide yardımcı editör ve editör olarak çalışmış. Sonrasında Broadway Journal’ı satın alarak sahibi olmuş. 1838 yılında Nantucket’lı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü baskı yapmış. Bunu 1839 yılında yayımlanan Grotesk ve Arabesk Öyküler isimli derlemeler takip etmiş. 1845 yılında yayımlanan Kuzgun ile iyice ünlü olmuş. Eşinin ölümünden sonra kendini iyice içkiye veren Poe 1849 yılında bilinmeyen bir sebepten hayatını kaybetmiş.
Başlıca Eserleri: Kuzgun, Kara Kedi, Annabell Lee, Kuyu ve Sarkaç, Dedektif Auguste Dupin Öyküleri. Oval Portre, Morgue Sokağı Cinayeti, Usher Evinin Çöküşü, Altın Böcek, Kızıl Ölümün Maskesi, Çanlar.
Morgeu Sokağı Cinayetleri ‘nin Özeti:
Yoklukla, kayıplarla, hastalıklarla, alkolle ve sanrılarla geçen kısa hayatına eşsiz öyküler ve şiirler sığdıran Edgar Allan Poe’nun uzun öyküsü Morgue Sokağı Cinayetleri fantastik ve gotik ögeler içeriyor.
Paris’in Saint Roch Mahallesinde yaşayanlar bir sabah korkunç çığlıklarla güne başlarlar. Mahalle halkından olan Madame L’Espanaye ve kızı korkunç bir cinayete kurban gitmiştir. Tribunaux Gazetesi’nde çıkan habere göre çığlıkları işiten mahalleli yardım için Madame L’Espanaye’nin evine koşmuşlar. Kapı kilidini kırarak içeri girmişlerdir. Üst kata çıkan merdivenlere geldiklerinde yukarıdan kavga ve bağrışma seslerinin geldiğini duymuşlar. Ancak yukarı çıktıklarında sadece anne ve kızının cesedi ile karşılaşmışlar başka da kimseyi görmemişlerdir.
Cinayetin işlendiği yer bir apartmanın dördüncü katıdır ve başka bir girişi de bulunmamaktadır. Evin tek girişi olduğundan ve dış kapıları da kilitli olduğundan katilin eve gelen mahalleliye görünmeden dışarıya çıkması imkansızdır. Mahallelinin anlattıkları da çelişmektedir. Her tanık katillerin bağrışma esnasında başka bir dilde tuhaf ve alışılmamış bir şekilde konuştuklarını söylemektedirler.
C. Auguste Dupin ile arkadaşı bu cinayet haberlerini takip etmeye başlarlar. Toplumdan uzak yaşayan bu iki arkadaşın işlenen cinayete ilgileri gittikçe artar. Polis Teşkilatı’ndan izin alarak cinayeti araştırmaya başlarlar. Cinayetin işlendiği Morgue Sokağı’na ve Madame L’Espanaye’nin evine gidip araştırmaya başlarlar. Dupin ve arkadaşına göre mahallelinin işittiği sesler insan sesi değildi. Ayrıca olay yerinde bulunan saç ve kıllar bir insana ait değildi. Peki bu cinayetleri bir insan değildi ne işlemişti. Olay yerinde bulunan küçük bez parçası bir denizciye aittir. Duphin gazete ilanı ile denizciyi bulur. Olayları duyan denizci kendisinin bir orangutan edindiğini ve hayvanın usturayı çalarak kaçtığını, orangutanı takip etmesi sonucunda onun Rue Morgue’daki bir daireye girdiğini gördüğünü anlatır. Duphin cinayeti çözmüştür. Madame L’Espanaye’nin evine orangutan girmiş ve usturayla Madame L’Espanay’i traş etmeye çalışmıştır.
Tanıtım Yazısı:
Morgeu Sokağı Cinayetleri ‘nin tanıtım yazısında şu ifadelere yer almakta.“Öykü ustası Poe modern anlamda korku, gerilim ve polisiye türlerinin de öncüsüdür. Yoklukla, kayıplarla, hastalıklarla, alkolle ve sanrılarla cebelleşmesine rağmen, hem dünya edebiyatı hem de Batı kültürü üzerinde derin bir etki bırakan olağanüstü öyküler ve şiirler yazmıştır. Poe’nun kâh fantastik kâh gotik kâh gizemli öğeler içeren “Morgue Sokağı Cinayetleri” adlı öyküsü yazarın eşsiz üslubunu ve insanın içinde pusuda bekleyen karanlığı keşfedeceğiniz bir klasik. Sarhoş, yoksul, ezik, Edgar Allan Poe, dingin ve erdemli bir Goethe’den ya da Walter Scott’tan çok daha fazla hoşuma gidiyor. O ve onun gibi özel yapıdaki adamlar için şöyle diyeceğim: ‘Bizler adına acı çektiler.– Charles Baudelaire”
İyi okumalar diliyoruz.