Anne Elliot, Frederick Wentworth isimli genç bir deniz subayı ile büyük bir aşk yaşamıştır. Ancak, ailesinin ve arkadaşlarının telkinleriyle Frederick Wentworth ile evlenmekten vazgeçmiştir. Anne’in ailesi, Wentworth’un sosyal statüsünün yetersiz olduğunu düşünmüş ve bu nedenle evlenmesine onay vermemiştir. Bu kararı verirken Anne, duygularını bastırmış ve ailesinin isteğini yerine getirmiştir.
Roman, yıllar sonra Anne’in, Frederick Wentworth ile tekrar karşılaşması üzerine odaklanır. Wentworth, hala başarılı bir deniz subayıdır ayrıca maddi durumu da oldukça iyidir. Anne ise hala bekardır. Yaşlanmış ve ailesinin maddi sıkıntılarıyla başa çıkmaktadır. Anne ve Wentworth’un yeniden karşılaşması, eski duygularının canlanmasına, yanlış anlamalara ve toplumsal normlara meydan okumaya neden olur.
Roman, özellikle Anne’in düşünce ve duygularına odaklanır. Jane Austen, dönemin sosyal normlarına ve aile baskılarına karşı çıkarak, karakterlerin kendi duygularını ve arzularını yaşamaları gerektiğini vurgular.
“İkna” aşkın zaman içinde nasıl değişebileceği, insanların kendi iç sesine güvenmeleri gerektiğini ve özgürlük kavramlarına odaklanan romantik bir roman olarak öne çıkar.
Anne ve Wentworth’un ilişkisi, yanlış anlamalardan ve aile baskılarından kaynaklanan zorluklarla dolu olsa da, sonunda gerçek aşk ve sadakat galip gelir. Roman, Jane Austen’ın diğer eserlerinde olduğu gibi, toplumsal eleştirilerle mizahi birleştiren bir üslupla yazılmıştır.